MHP seçmeninin Bahçeli ve yöneticilere tepkisi bilinirken, basın camiasında da tepkiler dur durak bilmiyor. Ulusalda Ahmet Hakan gibi isimlerin bile istifaya davet ettiği MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye Sakarya basınından da büyük tepki var.Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sezai Matur, 2 Kasım tarihli yazısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İl Başkanı Levent Bülbül'ü istifaya davet etmişti.Matur'dan sonra bir tepki de Medyabar.com yazarı Coşkun Bilir'den geldi. Milliyetçi Hareket'in HDP'den kötü durumda olmasının utanç verici olduğunu belirten Bilir, "El öptüren değil, el öpen genel başkan gelmelidir." dedi.AK Parti'nin 1 Kasım seçimleri için çok iyi çalıştığını söyleyen Coşkun Bilir'in 'Sakarya Neden Ak Parti'nin kalesi?' adlı köşe yazısı aynen şu şekilde;7 Haziran seçimlerinde yüzde 56,5 oy oranına sahip olan AKP, bu kez oyunu 10 puan gibi bir artışla yüzde 67 lerin üzerine çıkardı.
Bu kadar büyük bir başarıda AKPnin başta Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu olmak üzere, tüm İlçe Belediye Başkanlarının, adaylarının ve teşkilatlarının payı tartışmasız çok büyük..
7 Haziran seçimlerinde AKP içinde yaşanan iç kavgalar bu kez yaşanmadı.
Zeki Toçoğlu sürekli sahadaydı.
Milletvekilleri adayları tüm İlçeleri neredeyse karış karış dolaştı.
Başta Şaban Dişli olmak üzere, Ayhan Sefer Üstün ve diğer adaylar gece-gündüz çalıştılar.
Teşkilatlar büyük bir özveri içinde sahada boy gösterdiler.
Ankaranın gücünü de birleştirince ortaya yüzde 68 e yakın bir oy oranı çıktı.
AKP'nin bu çalışmaları karşında muhalefet partileri, MHP ve CHP ne yaptı?
Bana sorarsanız hem MHP hem CHP yan gelip yattı.
CHPnin bu şehirde karşılığı olan birinci sıra adayı Engin Özkoç'un, tek başına verdiği mücadeleye diğer partilileri ayak uyduramamasına rağmen oy oranlarını azda olsa artırmayı başardılar.
Ya MHP..
7 Haziran seçimlerinde 112 bin oyla Milletvekili seçilen Zihni Açba, bu kez sahada neredeyse hiç gözükmedi.
İkinci sıra adayı Ali Rıza Acartürk, İl teşkilatı tarafından her türlü dışlanmaya rağmen yoğun bir çalışma gösterdi.
İl ve İlçe teşkilatları sapır sapır dökülen MHPye biraz olsun soluk aldırdı.
Sadece beş ay önce 112 bin seçmenin oyunu alan MHP, bu kez yaklaşık 40 bin oyunu AKP'ye kaptırdı ve ancak CHP'nin arkasından üçüncü parti olabildi.
MHP 1 Kasım seçimlerinde Ülkenin neredeyse tamamında büyük bir oy kaybı yaşadı.
Özellikle Devlet Bahçelinin seçmene hiçte hoş gelmeyen tavrına çok sert bir karşılık verdi.
MHP Genel Merkezi bu beş aylık süreci götüremedi.
Uzlaşmaz bir tavır ortaya koydu.
Seçmen Devlet Bahçelinin diktatör tavrına prim vermedi.
Meral Akşaner ve Sinan Oğan başta olmak üzere bu davaya hizmet eden ve kamuoyunda karşılığı olan her kesi devre dışı bıraktı.
Bunun bedelini HDP gibi bir partinin arkasından Mecliste dördüncü parti konumuna düşerek ödedi.
HDP'nin arkasından Mecliste dördüncü parti durumuna hiçbir Milliyetçi ve Ülkücü sessiz kalamaz.
Yıllarca hiçbir karşılık beklemeden bu kutlu davaya gönül veren ve ben Milliyetçi Hareketin bir neferiyim diyen hiç kimse içine sindiremez.
Bu bedeli herkesten önce Devlet Bahçeli başta olmak üzere tüm ekibi ödemeli ve derhal istifa etmelilerdir.
Bu kadarla bu bedel ödenir mi?
Bence yetmez..
Başta Sakarya İl Başkanı Levent Bülbül ve İlçe başkanları bu başarısızlığın bedelini ödeyerek onurlu bir seçenek olan istifa merciini seçmelidirler.
Bu da yeter mi?
Hayır..
Türkiyede başarısız olan tüm İllerin İl başkanları ve yönetimleri bu istifa kervanına katılmalılardır.
VE..
MHP Genel Başkanlığına el öptüren değil, el öpen bir genel başkan seçilmelidir.
Bu kadar büyük bir başarıda AKPnin başta Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu olmak üzere, tüm İlçe Belediye Başkanlarının, adaylarının ve teşkilatlarının payı tartışmasız çok büyük..
7 Haziran seçimlerinde AKP içinde yaşanan iç kavgalar bu kez yaşanmadı.
Zeki Toçoğlu sürekli sahadaydı.
Milletvekilleri adayları tüm İlçeleri neredeyse karış karış dolaştı.
Başta Şaban Dişli olmak üzere, Ayhan Sefer Üstün ve diğer adaylar gece-gündüz çalıştılar.
Teşkilatlar büyük bir özveri içinde sahada boy gösterdiler.
Ankaranın gücünü de birleştirince ortaya yüzde 68 e yakın bir oy oranı çıktı.
AKP'nin bu çalışmaları karşında muhalefet partileri, MHP ve CHP ne yaptı?
Bana sorarsanız hem MHP hem CHP yan gelip yattı.
CHPnin bu şehirde karşılığı olan birinci sıra adayı Engin Özkoç'un, tek başına verdiği mücadeleye diğer partilileri ayak uyduramamasına rağmen oy oranlarını azda olsa artırmayı başardılar.
Ya MHP..
7 Haziran seçimlerinde 112 bin oyla Milletvekili seçilen Zihni Açba, bu kez sahada neredeyse hiç gözükmedi.
İkinci sıra adayı Ali Rıza Acartürk, İl teşkilatı tarafından her türlü dışlanmaya rağmen yoğun bir çalışma gösterdi.
İl ve İlçe teşkilatları sapır sapır dökülen MHPye biraz olsun soluk aldırdı.
Sadece beş ay önce 112 bin seçmenin oyunu alan MHP, bu kez yaklaşık 40 bin oyunu AKP'ye kaptırdı ve ancak CHP'nin arkasından üçüncü parti olabildi.
MHP 1 Kasım seçimlerinde Ülkenin neredeyse tamamında büyük bir oy kaybı yaşadı.
Özellikle Devlet Bahçelinin seçmene hiçte hoş gelmeyen tavrına çok sert bir karşılık verdi.
MHP Genel Merkezi bu beş aylık süreci götüremedi.
Uzlaşmaz bir tavır ortaya koydu.
Seçmen Devlet Bahçelinin diktatör tavrına prim vermedi.
Meral Akşaner ve Sinan Oğan başta olmak üzere bu davaya hizmet eden ve kamuoyunda karşılığı olan her kesi devre dışı bıraktı.
Bunun bedelini HDP gibi bir partinin arkasından Mecliste dördüncü parti konumuna düşerek ödedi.
HDP'nin arkasından Mecliste dördüncü parti durumuna hiçbir Milliyetçi ve Ülkücü sessiz kalamaz.
Yıllarca hiçbir karşılık beklemeden bu kutlu davaya gönül veren ve ben Milliyetçi Hareketin bir neferiyim diyen hiç kimse içine sindiremez.
Bu bedeli herkesten önce Devlet Bahçeli başta olmak üzere tüm ekibi ödemeli ve derhal istifa etmelilerdir.
Bu kadarla bu bedel ödenir mi?
Bence yetmez..
Başta Sakarya İl Başkanı Levent Bülbül ve İlçe başkanları bu başarısızlığın bedelini ödeyerek onurlu bir seçenek olan istifa merciini seçmelidirler.
Bu da yeter mi?
Hayır..
Türkiyede başarısız olan tüm İllerin İl başkanları ve yönetimleri bu istifa kervanına katılmalılardır.
VE..
MHP Genel Başkanlığına el öptüren değil, el öpen bir genel başkan seçilmelidir.