Kemal Kılıçdaroğlu’nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı için sarf ettiği sözlerin öyle deyimler sözlüğünde yazdığı gibi algılanmasını istemek veya beklemek gerçekçi olmasa gerek.
Önüne yatmak sözlüğünün sözlükte ki karşılığı şu veya bu demek Kemal Kılıçdaroğlu’nu haklı yapmayacağı gibi çocukların taciz edildiği vakfı savunmayı da haklı yapmaz…
Olaya ortadan bakmak lazım. Taraftar olmadan, taraf tutmadan…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’da en az Kemal Kılıçdaroğlu kadar çocukları taciz edenlerin cezalandırılmasını ister. Bundan zerre şüphe duymuyorum. Ancak bahsi geçen vakfın olaydan zarar görmemesi gerektiği düşüncesiyle hareket edince Bakan Hanım olay bugünkü noktalara geldi…
Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı her açıklamada ‘önüne yatmak’ deyiminin Anadolu’da sıkça kullanıldığından dem vurup sözlükte ki karşılığından bahsediyor.
“Türkçe lastik gibidir hangi tarafa çekseniz uzar” diye bir tabir var halk arasında.
Şimdi ben önüne yatmak terimini Kılıçdaroğlu ailesi için kullansam acaba mahkemeye verilirmiyim diye düşünmüyorum artık. Nasıl olsa Kemal Kılıçdaroğlu bu sözün Anadolu’da yaygın bir terim olduğunu ve art niyet aranmaması gerektiğini söyledi.
“7 Haziran seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun partisi, ailesi Ak Parti iktidar olmasın diye HDP’nin önüne yattı” desem tepki gösteren CHPli olabilir mi?
Sanmıyorum…
Kılıçdaroğlu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı için ‘önüne yattı’ dediğinde kadınlı erkekli partilileri alkış tuttu.
Deyimler sözlüğünü incelerken ‘Bağlandığı yerde otlamak’ diye bir deyimimizin olduğunu gördüm. Kemal Kılıçdaroğlu partinin başına geçtiği günden beri bağlandığı yerde otluyor gibi bir cümle kurabilme hakkımın doğduğunu düşünüyorum. Kılıçdaroğlu yaptığı çıkış ile deyimler sözlüğünde ki kelimelerin oradaki anlamlarıyla kullanabileceğimizi işaret etmiş oldu.
Bağlandığı yerde otlamak deyiminin sözlükte ki karşılığı; Yerinde saymak, hiçbir ilerleme göstermemek. Öyleyse Kemal Kılıçdaroğlu için böyle bir cümle rahatlıkla kullanılabilir.
Deyimler sözlüğünde ki bir başka deyimimizle devam edelim.
Kemal Kılıçdaroğlu hükümetin bir bakanını eleştirmek için seçtiği deyim ile çam devirdi. Bakanlık sorgulanacakken, tacize uğrayan çocuklarla ilgili kıyamet kopacakken Kılıçdaroğlu sayesinde olay farklı boyutlara taşındı.
Kılıçdaroğlu bunu ilk kez yapmıyor aslında. Hükümetin başı ne zaman şıkışsa çıkıp bir gaf yapıp kurtarıcı oluyor.
Son olarak belirtmeliyim ki; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının görevi elbette vakfı korumaktan çok çocukları korumak. Vakfa zarar gelmesin diye gösterilen hassasiyetin bin katı çocuklar için düşünülmeli.
Bakanı sert bir dille eleştirmek isterken baltayı taşa vuran Kemal Kılıçdaroğlu’nun ısrarcı bir şekilde deyimler sözlüğündeki anlamdan bahsetmesi hiç samimi değil. Siyaset sofrasının mezesi olacak konular değil tartışılan konular. Siyaset üstü meseleler olarak ele alınmalı…
SAKARYA ZİYARETİ
CHP lideri cumartesi günü Sakarya’da vatandaş ile buluştu. Salona gittiğimde gördüğüm manzara partilileri ile buluştu olmasına rağmen Milletvekili Engin Özkoç, salonun parti üyesi olmayanlardan dolduğunu söyledi.
Salonda kimlerin olduğundan çok Kılıçdaroğlu’nun neler söyleyeceğine odaklandığım için çok üzerinde durmadım salondakilerin kimler olduğu meselenin.
Kemal Kılıçdaroğlu aslında her gün söylediklerinden farklı bir şey söylemedi Atatürk Spor Salonu’nda. Düşmanımın düşmanı dostumdur mantığında hareket ettiği için hükümeti bile bence doğru düzgün eleştiremiyor Kılıçdaroğlu. Yurtlar meselesinde hükümet barış halindeyken FETÖ’nün yurtlarına yol verdi şimdi çözüm arıyor diyemedi. Çünkü FETÖ ile kavgalı olmak istemiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu nasıl yapacağını falan anlatmadı ama yuvarlak cümlelerle her zaman ki gibi ‘ben yaparım’ ‘ben ederim’ şeklinde konuştu.
CHP’nin ‘sen istersen olur’ kampanyasının daha etkin olabilmesi için bütün teşkilatlarının iktidara giden yolun halktan geçtiğine inanması şart. Aksi takdir de salon da ki boşluklar farklı bir algıya sebep olur…
Bilmem anlatabildim mi?