Yeni Sakarya Gazetesi Muhabiri Sezgin Ergin'in, 30 Mayıs 2016 tarihinde 'Kahvaltı Kaosu Üzerine' başlığı ile yazdığı köşe yazısına dün bakmaya başladık...
Bugünde devam ediyoruz...
Yazısının bir bölümünde 'Mesafe uzak bahanesiyle bazı basın mensupları İstanbul'daki basın toplantısına katılmadı" algısı yapan Sezgin Ergin'e işin doğrusunu dün yazdık...
"Mevzu İstanbul'un uzaklığı değil. Sakarya basını kar da kışta takımın peşinden her yere gidiyor. Mevzu Sakarya dururken İstanbul'da basın toplantısı ne alaka" diyerek işin doğrusunu kamuoyuyla paylaştık...
***
Sezgin Ergin yazısına şöyle devam etmiş...
Bugün İstanbul'da olur yarın Sakarya'da olur...
Daha hoşgörüyle bakabiliriz...
Hepimiz il dışında misafirliğe gitmiştir...
Buna biraz da böyle bakmak gerekir diye düşünüyorum...
Şimdi burada duralım...
Ne diyor bu Sezgin Ergin !
Hepimiz il dışında misafirliğe gitmiştir...
İşte benim günlerdir anlatmak istediğim de bu...
Bireysel olarak istediğin yere git...
Nereye gidersen git...
Bana ne, bize ne...
***
Ama Sakaryaspor Basın Sözcüsü kimliği ile İstanbul'da basın toplantısı düzenlersen...
Sakaryaspor Kurumsal Kimliği'ni unutup, İstanbul'da basını toplarsan...
Bu davete basın mensupları da 'Sakarya varken İstanbul ne alaka' demezse, diyemezse...
İşte sorun burada başlar...
Sezgin Ergin 'Hepimiz il dışında misafirliğe gitmiştir' diyor yaaa...
İşte anlayamadığı nokta bu...
Mevzu bireysel bir basın toplantısı değil, mevzu kurumsal kimlik mevzusu...
Devam edelim...
Şöyle diyor köşe yazısının sonunda Sezgin Ergin...
İş başına gelen Gürses ve arkadaşları yerel basına gövde gösterisi yapmak isteyebilir...
Bunu da hoş karşılamak gerekir...
Önemli olan Sakaryaspor için bir şeyler yapılması...
Lütfen biraz daha hoşgörü biraz daha sevgi...
***
Ne diyor bu Sezgin Ergin !
--İstanbul'da basın toplantısı yapılması doğal, hoşgörülü olmak lazım...
Eeeee...
--İş başına gelen Gürses ve arkadaşları yerel basına gövde gösterisi yapmak isteyebilir...
Yapma beee...
--Bunu da hoş karşılamak gerekir...
Dimi...
Doğrusu mu dimi !
***
İş başına gelen Gürses ve arkadaşları yerel basına gövde gösterisi yapmak isteyebilir...
"Hadi İstanbul Caddebostan'da bir kahvaltı verelimde bizim kim olduğumuzu daha iyi anlasınlar" diyebilir...
Başkan ve yönetimi bilmem ne otelde yeni hocaya imza attırabilir...
Başkan ve yönetimi bize havasını basabilir...
Bu yazı dizisinin en başında dediğim gibi alayımıza 'Rüzgar' yapabilir...
***
Peki bizim ne yapmamız lazım !
Smokinli Sezgin Ergin onu da yazmış...
Yönetim gövde gösterisi yapsa bile "Bunu da hoş karşılamak gerekir" demiş...
Yaaa arkadaş...
Ben boşuna demiyorum...
Bu kentin spor basını bitmiş...
Yeminle bitmiş...
Şu hale bakın...
***
Adam "Nedir bu İstanbul aşkı böyle" diyeceğine...
Adam, "Nedir bu hocanın İstanbul'da imza atması" diyeceğine...
Adam, "Nedir bu İstanbul'da basın toplantısı düzenlemek" diyeceğine...
Ne diyor !
--İş başına gelen Gürses ve arkadaşları yerel basına gövde gösterisi yapmak isteyebilir. Bunu da hoş karşılamak gerekir...
***
Muhabbete bak...
Başkan ve yönetim gövde gösterisi yapabilir ama bizim buna hoşgörü ile bakmamız lazımmış...
Oldu olacak birde 'Fransız Öpücüğü' verseydik...
Son sözüm mü !
İçinde bulunduğun camiayı bu kadar küçük düşürüyorsun yaa...
Tek kelimeyle 'Yazıklar olsun' Sezgin Ergin...
Ne İstanbulmuş bee !
İlk yazıyı bitirdik...
Sıra geldi Yeni Sakarya Gazetesi Muhabiri Sezgin Ergin'in 3 Haziran 2016 tarihinde yazdığı 2. köşe yazısına...
'Nazik bir davet üzerine' başlığı 2. köşe yazısını yazan Sezgin Ergin, önce yönetimi kutlamış. Ardından seçimi kaybeden başkan adaylarına geçmiş olsun demiş...
Ardından 'Oh rahatladım' diye güzel günlerin geleceğini belirten mesajlar vermiş...
Sonra da konuyu yine 'Basın ikiyi bölündü' diye ara başlık yapıp, sözü İstanbul'da yapılan basın toplantısına getirmiş...
***
Sezgin Ergin, "Basın sözcülüğü görevini üstlenen Erkan Pizrenli hafta içinde Sakarya basınını İstanbul’da kahvaltıya davet etti...
Sen misin davet eden !
Yer yerinden oynadı...
Vay efendim İstanbul’a gidilir miymiş" diyerek yazısına başlamış...
Demek İstanbul'a gidilir mi, gidilmez mi !
Bir kaç kez anlattık ama Sezgin bey anlamamış...
Anlayacağı dilden bir kez yarın daha anlatalım !