İşte Cihat Zafer'in o yazısı;
Kırk yıl düşünsek aklımıza gelmeyecek şeyler yaşıyoruz.
Türkiye, 7 Haziran öncesi ve sonrası yaşadıkları bakımından, neredeyse Tanzimat’tan ve Meşrutiyetten beri yaşamadığı kadar ilginç ve önemli bir değişim sürecinin içinden geçiyor.
Ve bu süreç, Erdoğan karşıtlarının hiç idrak edemediği biçimde bağımsız Türkiye ideali açısından "Cumhuriyet"in devamı bir çizgiden ibaret.
Evet öyle.
Cumhurbaşkanımızın ABD seyahati de bu değişim sürecinin içeriği ve seyri açısından son derece dikkate değer ipuçları taşıyor.
Hangi partiyi desteklediğinizin bu değişimin işaretlerini nesnel ve objektif olarak görmenizi engelleyecek bir yanı da yok aslında.
Azıcık tarih ve birazcık da sosyoloji bilmek yeterli bu çizgiyi görmek için.
80’lerin Türkiye ekonomisi, politikası ve devlet – ülke imajı ile dün ABD seyahatine başlayan Erdoğan’ın Türkiyesi arasındaki dokuz farkı bulmak da aslınds çok zor değil.
Erdoğan’ın ABD seyahati, bu seyahatten önce yaşananlar ve henüz tamamlanmamış bu gezinin sonuçları da, göreceksiniz, Türkiye-ABD ve Türkiye-Dünya ilişkisi, iletişimi, dengesi yönünden herkesi daha da şaşırtacak.
Gezi Olayları ve 17-25 Aralık hücumuyla Erdoğan’ın iktidarını yıpratıp, aşındırıp ortadan kaldırmak için uğraşan çevrelerin elindeki en yaygın ve güçlü silah neydi?
Sosyal medya.
Daha da çok Twitter.
Erdoğan’ın ABD gezisinin sadece bu açıdan değerlendirilmesi bile siyaset tarihi ve sosyolojisi bakımından yaşadığımız olayların anlamı hakkında bize derin ve çıplak bilgiler sunuyor.
Nasıl mı?
Cumhurbaşkanımız ABD ziyareti için uçaktayken Twitter’da bir etiket açıldı.
#WeLoveErdogan.
Bu etiketle paylaşılan Erdoğan sevgisi, resimleri, sloganları, esprileri, dakikalar içinde Twitter dünya gündemine girdi.
Gezi Olayları ve 17-25 Aralık’ta Erdoğan muhaliflerinin sesi olan Twitter, WeLoveErdogan etiketine sadece 2 saat tahammül edebildi.
400 bin kişinin bu etiketle Erdoğan'a verdiği destek sosyal medyanın en güçlü özgürlük merkezlerinden birini tahmin etmediğiniz kadar zor durumda bıraktı.
Twitter, #WeLoveErdogan etiketini kaldırdı.
Twitter yönetiminin mülteci kadınlara bozuk para atıp oley çeken PSV taraftarından daha az fanatik olmadığını gördük böylece.
#WeLoveErdogan "hashtag"ının TT listesinin 1. sırasına oturuvermesi özgürlükçü batı medyasının içine oturmuş anlaşılan.
Peki bu neden böyle oluyor?
Türkiye, Tanzimattan ve Meşrutiyetten beri en belki de en zorlu, en derin değişim sürecinden geçiyor deme sebebim bu.
Kestirmeden söyleyeyim.
Biz Cumhuriyeti de böyle kurduk!
Bombalı terör olaylarında bile Twitter neden yasaklanıyor diye hop oturup hop kalkan özgürlükçü liberaller, solcu laikler ve sağcı milliyetçiler iç politika rollerinin gereği muhalefet etseler de, ortada somut bir gerçek var.
Türk Cumhurbaşkanı, güya özgürlükçü batıyı kendi silahıyla vuruyor.
Twitter, Erdoğan’ın reytingine yeniliyor.
Obama Erdoğan’la görüşmeyecek diye sevinenler, bu görüşmenin gerçekleşse bile resmi görüşme olmayacağıyla avunanlar, Türkiye’nin, aslında Erdoğan’ın itibarını sorguluyorlar.
Basit bir soru soralım.
Baba Bush’la görüşen Özal, kaç dakika görüşebilmişti ABD başkanıyla? Ve ne görüşmüştü?
Özal dedi ki, “ Bize koyduğunuz tekstil kotasını arttırın!”
Yani, “Size biraz daha pamuklu mamul satmamıza izin verin.”
ABD Başkanı Bush, Türkiye’nin kasasına birkaç kuruş daha girmesinden başka çok da bir şeye yaramayacak bu ricayı kabul etti.
Fakat bir şartla.
Türkiye’de, sinemalarda oynatılan Amerikan filmlerine Türkçe dublaj yapılmayacak. Amerikan artisleri, kendi dillerinde, orijinal dillerinde konuşacaklar. Amerikan İngilizcesi bilmeyenler, artislerin ne dediğini altyazıdan öğrenecekler.
Özal, yaklaşık 9 dakika süren ve bu sürenin dönemin özgürlükçü medyası tarafından çok uzun olduğu için ayakta alkışlandığı bu görüşmede "pamuklu bez" diyordu. Baba Bush ise "kültür".
Erdoğan ne diyor?
"Dünya 5'ten büyüktür".
Bombalar bu yüzden patlıyor.
Fakat tıpkı twitter gibi bu çevrelerin de atladığı bir gerçek var.
Erdoğan’ı kimlerin sevdiği ve neden sevdiği.
Twitter, 400 bin destek twitini sildi diyelim.
Twitter nedir bilmeyen milyonlarca insanın gönlünden Erdoğan sevgisini nasıl silecekler?
Sizce Erdoğan'a mı karşılar, yoksa Erdoğan'ın temsil ettiklerine mi?
Özgürlükçü batı, diktatörleri sever!
Kendinizi kandırmayın.
Erdoğan diktatör olsaydı, ama oyunlarını bozmasaydı, seciyesi bozuk bu bozuk paracı, oleyci batılı çapulcular da, yasakçı tivitırcılar da onu bizden daha çok severlerdi.
Onların nefreti milletin sevgisine yön veriyor.
Uzatmayayım, bundan sonra tartışacağımız şey, Obama Erdoğan'la görüşecek mi sorusu olmayacak.
Göreceksiniz, bundan sonra, acaba Türk Başkan Amerikan Başkanıyla görüşecek mi sorusunu tartışacağız.
Neden mi?
Türkiye eski Türkiye değil de ondan.