İbil'in yazısı şu şekilde;
Yaklaşık 2 yıl oluyor.
İki yıl değil, tam tarih verelim.
23 Mayıs 2014 tarihinde Valiler kararnamesi açıklanıp Sakarya Valisinin değiştiğini öğrendiğimizde, Adana Valisi ile bizim valinin yer değiştirdiğini öğrendiğimizde ister istemez bir acaba sorusu gelmişti akıllara.
'Acaba' benim aklıma şuradan düşmüştü;
Bir önceki Sakarya Valisi Mustafa Büyük bu kentte olumlu bir etki bırakmıştı. Halk tarafından seviliyordu. Beyefendi kişiliği ve halk ile kurduğu sıcak temastı onu sevdiren. Cuma namazlarını Orhan Camii’de kılıyor, vatandaşla sohbet ediyor onları dinliyordu. Devletin gülen yüzünü gösteriyordu Sakaryalılara.
Acaba Adana’da adını Mit tırları hadisesi ile duyduğumuz Vali Hüseyin Avni Coş Sakarya'da halk ile oluşan bu sıcak teması devam ettirecek miydi?
O günlerde Vali Hüseyin Avni Coş’un adı Ulusal medya’da sıklıkla duyuluyordu.
Ama yerelde bizler daha bugünkü kadar MİT tırları meselesine, meselenin vehametine dair bilgi sahibi değildik.
Aslında idrak etmiş de değildik.
Aradan geçen zamanla bu meselenin ciddiyetini öğrenmiş olduk.
Vali Coş’u yeterince tanımamamız, nasıl bir insan olduğunu bilmememiz ilk duygularımızı ‘acaba Mustafa Büyük dönemindeki gibi ‘Devletin gülen, sıcak yüzü halka dönük olacak mı?’ sorularını canlandırdı zihinlerde.
Uzun yıllar göremediğimiz Devlet adamı Camii ilişkisi Mustafa Büyük ile çok başka bir yere gelmişti. Bunun hissettirdiği duygu iklimini biz Cami dışındaki halk buluşmaları ile tercüme eder hale gelmiştik çünkü.
Vali Coş kararnamesinin imzalanmasının ardından 9 Haziran 2014’de Sakarya’daki görevine başladı. Göreve başladıktan 3 gün sonra ise Berat Kandili idi. Tanımadığımız Coş’ için, benim açımdan acaba sorusu o akşam son buldu.
Göreve başlamasının henüz 3. Akşamında bir kandil akşamında Orhan Camii’nin yolunu tutan Hüseyin Avni Coş namaz sonrası da halkın kandilini kutlayarak benim içimdeki o soruya en net cevabı vermişti.
…
Şehrin en tepe noktasında olan bir isim için tek kriterim elbette Orhan Camii’de namaz kılması değildi.
Attığı her adımda şehirde iz bırakan bir bürokrat olduğunu gösterdi geçen zamanda Hüseyin Avni Coş bizlere.
Coş’un en fazla gündeme gelişi, Adana’dan bu yana MİT Tırlarının paralelciler tarafından durdurulmak istenmesi meselesi ile olmuştu.
Vali’nin orada Paralelcilere karşı Devletin otorite ve gücünü göstererek gereğini yapması, bizim de geçen zaman içerisinde, mit tırları meselesinin ne denli büyük bir olay olduğunu idrak edebilmemiz sonrası yapabildiğimiz değerlendirmeler önemli bir konuydu.
Geçen süreçte Paralel yapı ile nasıl mücadele edilebileceğini bize uygulamalı öğreten Hüseyin Avni Coş’dan başkası değildi.
Coş nasıl bir halk adamı olduğunu, halk buluşmalarında gösterdiği gibi nasıl bir Devlet adamı olduğunu da Paralelle mücadele ve işine karşı azami titizlik ve dikkati ile gösterdi.
Peki Bu yazı nereden mi çıktı?
Tabi ki son günlerde Sakarya’dan gideceğine yönelik haberlerle ilgili değil.
FETÖ ve PDY hakkında kendisine sorulan bir soruya verdiği cevaptan yola çıkarak yazıyorum bu yazıyı…
Vali Hüseyin Avni Coş Sakarya’da görev yaptığı sürede Paralelcilere göz açtırmadı. PDY’ye ait birçok dernek kapatıldı. Faaliyetleri bitti. Nefes alamaz hale geldiler. Ama buna rağmen bittiler mi?
Tabi ki hayır.
İşte burada Vali Coş’un sorulan soruya verdiği “bunlar ancak tüm birimlerimiz üzerine düşeni yaptığında temizlenecekler” cevabı oldukça önem arz ediyor.
Boş bir açıklama değil elbette bu. Bir yerde bir eksik görülmüş ya da yeterli mücadele edilmediğini ifade ediyor gibi Sayın Vali!
Öyle ki en sert açıklamadan birini yaptı Coş bu konuda “FETÖ diğer terör örgütlerini kontrol eden, milleti bölmeye yönelik her türlü akımı destekleyen, Türkiye Cumhuriyeti düşmanı her türlü faaliyetin arkasında yer alan, Ermeni lobisi tarafından tebrik edilen, amaca ulaşmak için her yolu mübah olarak gören bir örgütten bahsediyoruz. Maalesef bu örgütün bir kısmı hala devletin çeşitli organlarında gizlenmiş durumda. PKK terör örgütünün de hamiliğini yapan bu örgüt üyelerinin devlet içerisinden ayıklanması için her türlü yasal işlemi görmektedir. Topyekün mücadele ettiğimizde, tüm birimlerimiz üzerlerine düşeni yaptığında temizlenecekler” dedi.
Buradan almamız gereken mesaj çok net.
Herkes kendi alanında, kendi bölgesinde, kendi mesleğinde, sağında solunda neresinde bir paralelci var ise gereğini yapmalı.
Bu hainler, nerede ve nasıl gizlenmeye çalışıyorlarsa, bazı yerlerden rantları kesildikten sonra 'değiştik, bıraktık, arındık' demelerine aldırmadan, bazılarının ifadeleri ile ‘ama’, ‘yok ya o değişti’, ‘bunun o kadar da günahı yok’, ‘bunun dayısı şucu halası bucu’‘gibi basit, çıkarcı ifadelerle korumadan, üzerimize düşeni yapmalıyız.
Yoksa sonradan ağlamanın hiçbir faydası olmayacak!
Vesselam.