İşte Güngör'ün o yazısı;
Deprem geliyormuş, önlemlerden ne haber?
deprem bilimcilerin Türkiye genelinde en küçük bir yer sarsıntısı olduğunda, İstanbul depreminin kapıda olduğu yolundaki açıklamaları beni hep düşündürür.
Düşündürmesinin iki nedeni var.
İlki dünyada depremin önceden haber alınması ile ilgili yıllardır devam eden bilimsel çalışmalar henüz bir sonuç vermedi. Bu açıdan dünyanın en önde gelen deprem bilimcilerinin de depremin ne zaman olacağını bilmeleri mümkün değil.
Ancak bizim deprem bilimcileri, beklenen İstanbul depreminin ne zaman olacağı konusunda her seferinde birbirinden farklı tahminler ile ahkam kesiyorlar.
Örneğin son olarak Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, “7.2’lik bir deprem enerjisi birikmiş durumda. Marmara’da şu anda bir deprem olabilir. Bil ki 1, belki 5 yıl sonra da olabilir. Ama olacağı kesin.”
Bunu söylemek için deprem uzmanı olmaya gerek yok ki. Aynı şeyi ben de söyleyebilirim. Ancak Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener olarak böyle bir açıklamanın altını doldurması gerekir.
Ne bileyim beklenen Marmara Depremi nedeniyle devlet olarak gerekli önlemlerin alınıp-alınmadığı konusunda en azından birkaç söz söylemesi doğru olurdu. Daha doğrusu bunu öne çıkarması gerekirdi.
***
Hatırlarsanız, 1999 depremi sırasında aynı enstitünün müdürü Prof. Dr. Mete Işıkara idi. Işıkara, bulunduğu mevkiinin bence gereğini yaparak, olası depreme karşı uyarıların dışında ne gibi önlemler alınması konusunda da öneriler sunardı. İlerlemiş yaşına rağmen okullara gidip, öğrencilere depremden korunmanın yollarını anlatırdı.
Yani bulunduğu makamın sadece “Deprem geliyor” uyarısı yapmak olmadığını anlatmaya çalışmıştı.
Anlayana…
***
İşin bir başka yönü, Türkiye zaten deprem bölgesi. sakarya yeri itibariyle 1. derece deprem bölgesinin içinde bulunuyor.
Yani her an bir deprem riski ile karşı karşıyayız.
Bunu bu kentin seçilmişi de, atanmışı da, sokaktaki vatandaşı da biliyor.
Ama depremin üzerinden 18 yıl geçmesine rağmen halen deprem yorgunu çok katlı binalar tepemizde beton tabutluk gibi duruyor.
Bırakın onları, depremin üzerinden bunca yıl geçmiş, binlerce öğrenci hasarlı olduğu bilimsel olarak tespit edilmiş binalarda öğrenim görüyor.
Mete Işıkara’nın bir sözü vardı.
“Her an deprem olacakmış gibi tedbirli olmalıyız. Unutmayın ki, deprem öldürmez, bina öldürür.”
Bunu biliyoruz ya, önlem nerede?
Mekanı cennet olsun
Cumalı’nın anne acısı
Halk Gazetesi Genel Yayın Müdürü Hüseyin Cumalı’nın annesi Nazlı Cumalı, önceki gün akşam üzeri geçirdiği kalp krizi sonrasında ebedi aleme intikal etti. Kendisini dün Yorgalar Mezarlığı’nda toprağa verdik. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
Cumalı, komşu gazete Halk Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü olmasının yanında, meslekte benim öğrencilerimdendir. Kendisini yıllardır tanırım. Gerek meslekte, gerekse sosyal yaşamda gerçekten sevilen bir isimdir. Cumalı’nın en büyük özelliklerinden biri ise annesini çok sevmesiydi. Ne mutlu O’na ki, annesinin sağlığı ile son ana kadar hep titizlikle ilgilendi. Anne hayır duasını aldı. Şüphesiz hepimiz için annelerimiz çok değerlidir. Kaybettiğimizde içimiz bir başka yanar. Bugün Hüseyin kardeşimin de yüreği bir başka yanıyor.
Kendisine Allah’tan sabırlar diliyorum. Acısını en kalbi duygularım ile paylaşıyorum.